Bu Bodrum yazılarımın ilki değil, sanırım sonuncusu da olmayacak. Sadece eğlence değil, deniz, güneş ve huzur isteyenler de Bodrum’da harika bir tatil yapabilir düşüncesindeyim. Tabii sezonda Bodrum demek, yüksek fiyatlı uçak bileti, istediğin tarihlerde otellerde yer bulma sıkıntısı ve özellikle Cumartesi ve Pazar günleri plaj ve iskelelerde şezlong kalmaması sorunu olarak seni az da olsa mutsuz edebilir. Ama tüm bunlarla baş edebilirim dersen Bodrum’da bu yaz yeni yerler keşfetmene, yeni tatlar denemene vesile olabilirim.
Gölköy’de Tatil
Ben Bodrum’da en çok Gölköy’ü seviyorum. Sıra sıra dizilmiş 15-20 odalı küçük otellerin (Beluga, Maritim, Velena, Sultan…) hepsinin önünde kendi iskeleleri var. Deniz şahane. İskeleler akşam restorana dönüşüyor, şezlonglar kaldırılıyor, yerini masalar alıyor. Mehtap da varsa değmeyin keyfime. Otellerin fiyatları da sezonda 200-300 TL arası değişiyor (çift kişilik oda&kahvaltı). Sezon harici gidersen fiyatlar nerdeyse yarı yarıya.
Bu sezon Göltürkbükü’nde yeni bir otel daha açıldı. Ottoflamm. Eski Havana Beach Club’un yerine açılan Ottoflamm’ın 11 odası var. Yeme&içme deyince akla gelen Otto ile Asmalımescit’in bilindik restoranı Flamm’ın işbirliği ile açılmış burası. Önünde kendi özel iskelesi de var. Geceleri caz, rock, funk, soul gibi çeşitli müzik organizasyonlarına ve konserlere de ev sahipliği yapıyor. Ottoflamm’ın yemeklerini beğendiğim güzel bir de restoranı var.
Gölköy’ün en ucunda kalan Sheanai’nin kahvaltısını herkes çok methetti ancak ben sabahları uyanır uyanmaz denize girme sevdalısı olunca kahvaltı hep ertelendi. Listemde, seneye yaza gidilecek yerler arasında yerini aldı.
Casa Dell’ Arte’nin Restoranları
Sıraselviler Caddesi’nin şık restoranı Mimolett bu yaz Torba’daki Casa Dell’Arte’nin bahçesinde Mimolett Ege olarak açıldı. Ege’nin yerel lezzetlerini sunan restorandaki menüde malzemelerin geldiği şehirler yemek isimlerinin yanına eklenivermiş. İzmir tulumlu lazanyayı denemeni öneririm. Unutmadan, Antakya mutfağı ustası Jale Balcı’nın Antiochia isimli restoranı da Casa Dell’ Arte’nin bahçesinde açıldı. Casa Dell’Arte ile ilgili yazımı okumak istersen buraya beklerim.
Yalıkavak’ta Neler Oluyor?
Yalıkavak yenilendi, benim gayet soğuk ve samimiyetten uzak bulduğum mermerlerden yapılma bir marinaya sahip oldu bu sene, Palmarina Yalıkavak. Şimdilerde lüks restoran Cipriani ve ünlülerin tercihi plaj Billionaire Club’a ev sahipliği yapıyor. Ben tercih etmem ama seni bilemem. Unutmadan bir de Moon Beach var tabii.
Yalıkavak tarafında güzel şeyler de olmuyor değil tabii… Eski bir köy evinden bozma Yaya Bistro rengarenk sandalyeleri ile ilgimi çekti ilk başta. Kahvaltısı gayet güzel, favori yemeği ise yaprak sarma. Yalıkavak Marina’da en beğendiğim dükkanlardan biri ise Candaş Arın’ın galerisi oldu. Candaş Arın uzun zamandır yurtdışında ve Türkiye’de reklam fotoğrafları çekiyordu. Galeri de ise deniz ve Bodrum temalı fotoğrafları var. Fotoğraf ve tasarımın birleşmesini pek sevdim. Gür Caddesi’nde açılan Librum Kitap Galeri Cafe de Bodrum’a yakışmış. Duvarları süsleyen Abidin Dino ve Aliye Berger’in eserlerine vuruldum ilk görüşte.
Türkbükü’nde Akşamüzeri
Yemek sonrası yürüyüş için gittik Türkbükü’ne. Bana hep kalabalık, hep gürültülü.
Türkbükü’nün hemen girişinde, taş evden bozma yeni bir restoran var, Garo’s. Menüsü güzel, manzarası da. Ama fiyatları biraz pahalı.
Aklımdayken, Divan’ın şefi değişmiş. Divan Grubu’nun yeni executive şefi Giancarlo Gottardo sıra dışı şeyler eklemiş menüye. Listeme aldım, gitmek lazım diye.
Türkbükü’ne gidince kalabalığın arasından sıyrılıp favori dükkanım İpekçe’ye de uğradım elbette. Sahibi İpek Özdoğu burayı 2003’ten beri işletiyor, cam şişelerden plaj elbiselerine, tepsiden takıya burada ne ararsan var. Unutmadan, Atelier 55 de Türkbükü’nde ufak bir dükkan açmış bu yaz.
Bodrum Merkez’de Akşam
İkisi de İzmirli ve gazeteci olan arkadaşlarımla en nihayet Bodrum’da buluştuk. Kocadon’da bir akşam yemeği yedik. Palmiyeler, muz ağaçları ve çiçeklerle dolu taşlarla döşenmiş bahçede sanki bambaşka bir şehirdeymişim hissine kapıldım. Kocadon bir gastronomi merkezi. Vinegret soslu ızgara enginar, korel mantarı ve farklı soslarla servis edilen dil balığı menüde en beğendiklerim.
Tasarımlarını beğendiği ARA Collection Bodrum Marina’nın tam karşısına yeni bir dükkan açmış. Bu sene yaptıkları balıklı kolyeleri pek beğendim.
3 Yorum
Bodrum’u hic bu gözle görmemistim, tebrikler.
Teşekkürler!
bodrum çok güzel yaa