Karaköy’de geçtiğimiz kış, sonra yaz, sonra da sonbahar neredeyse her hafta yeni bir mekan açıldı. Eskiden kimsenin uğramadığı, tornacılarla dolu ara sokaklarda şimdi birbirine benzer bir dolu cafe, restoran ya da kahvaltı mekanı var. Benim en sevdiğim restoran yıllardır değişmedi. En sevdiğim kırtasiyelerden biri de hala orada. Ancak yeni mekanların hepsini tek tek deneme şansım da olmuyor, zira ben daha gitmeden, gidemeden bir bakıyorsun konsept, dekor, menü değişiveriyor. Geçtiğimiz haftasonu yağmuru bile boşverip Karaköy sokaklarında dolandık. Pim’de bir öğle yemeği yedik. Naif’te bir çay molası verdik.
Sonra düşündüm, Karaköy’de yeni ne var ne yok bir liste yapayım, belki senin de gitmediklerin, merak ettiklerin vardır.
Louis: Nisan 2014’te açıldı. Yenilerden sayılır. Fransız mutfağı ile modern Türk ve dünya mutfağını harmanladığı kalabalık bir menüsü var. Kahvaltıya da gidebilirsin, öğle ya da akşam yemeğine de. Canlı müzik geceleri olduğunu bir kenara not etmelisin. Trüf mantar dolgulu mini kumpir, steak tartare lahmacun ve poğaca burger menüdeki en favori yiyeceklerden.
Hasan: Bankalar Caddesi’nin en yenilerinden. Binanın alt katı restoran, üstü ise bir han olarak tasarlanmış Ev yapmı makarnaları rokforlu sigara böreği ve fırında kızarmış mantısı herkesin dilinde.
Nove: Menüsünde pizza ve salatadan başka yemeğe yer yok. Küçük bir mekan, sade bir dekorasyona sahip. Öğle yemeği için listemde yeri var.
Heisenberg: “Breaking Bad” dizisinden alıyor hem ruhunu hem konseptini. Menüsünde her yerde olmayan bol tavuklu seçenekler barındırsa da favori ürünü Heisenberg Burger. Geniş bir DVD koleksiyonu var, kaçırdığın filmleri ya da severek defalarca izlediklerinizi burada görme ihtimalin yüksek.
Mahalo Coffe Shop: İsmi Hawaiice teşekkür, şükran ve minnet anlamına geliyor. Yüksek tavanlı mekanın metal ve ahşap masalar ve renkli sandalyelerden oluşan dekorasyonunun da sevdim. v60 Colombia filtre kahve yanında günün keki veya sabah uğradıysan kruvasan da olur.
Ali ve Haliç: Karaköy Balıkçısı’nın bulunduğu Griffin Han’ın dördüncü katına yerleşmiş modern bir ocakbaşı, harika bir manzaraya sahip. Uykuluk, şaşlık, fıstıklı kebap? Karar vermesi oldukça zor.
Bank Cafe: Bankalar Caddesi’nin girişide bulunan Gradiva Otel’in giriş katında. Bistro konseptine sahip bir mekan. En güzel yanı, pazar kahvaltıları saat 16.00’ya dek sürmekte.
Vault: Bankalar Caddesi’nin yenilerinden. The House Hotel’e bağlı olan Vault güzel bir öğle yemeği için doğru adreslerden biri.
Gran: Akşam yemeğinden önce bir yerlerde buluşup atıştırmak, bir kadeh bir şey içmek isteyenlerin adresi olacak burası, benden söylemesi.
Gümrük: Ara Cafe’nin sahibi Yaşar Kartoğlu’nun yeni mekanı. Modern bir esnaf lokantası tadında. Menüsü günlük olarak değişiyor, organik pazarlarda ne varsa, mutfakta o pişiyor.
Gakkı: Kahvaltı sevenlerin adresi. Hıçın’ın tadına bakmadan masadan kalkmayın derim.
Ma’Na: Dostlarla gitmek istediğim modern meyhane. Fransız Geçidi’nin hemen girişinde. Karaköy Lokantası ve Maya’dan sonra bu civardaki favori mekanım olabilir.
Neolokal: Kerimcan da Bahar da anlata anlata bitiremiyor. Salt Galata’da yer alan bu restoranda Türk yemekleri sadece yerel malzemeler kullanılarak yapılıyor. Şehrin en iyi restoranlarından biri olduğu söyleniyor.
Naif: Yemekleri de çay saatlerinde sundukları kekleri ve tatlıları da başarılı. Daha önce uzun uzun anlattım zaten burayı.
Bi Nevi: Sağlıklı besleneyim, et yemeden de yaparım diyorsan, buranın müdavimi olursun. Vegan mutfak, pazarları vegan brunch bile düzenliyorlar.
5 Yorum
Mana ve naif benim favorim 🙂
http://www.playinduo.com
çok güzel sade bir anlatım olmuş teşekkürler
Evet cok guzel bir anlatim
Siteniz cok güzel olmuş.Geçen gün gördükten sonra,devamlı gelip yazılarınızı okuyorum.Tebrik ederimç
Çok teşekkür ederim. Aramıza hoş geldiniz!